2011 Uludere katliamı: 29 Aralık 2011. http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com
Ali Şeriati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ali Şeriati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Şubat 2009 Perşembe

Evrim ve Küfr

Yazıya shelbyl arkadaşımızdan Allah razı olsun diyerek başlamak geldi içimden, müslüman toplumların sorgulamaktan çekindiği, imanın can alıcı noktalarını oluşturan konulara değindiği için. Ali Şeriati, hedeflediği şekilde beni rahatsız etmiş, “islami” düzeni algılamama katkıda bulunmuş, asırlardır parlayan Ebu Zerr el Gıfari yıldızı ile tanışmamı sağlayarak hayatımı değiştirmiş birisi. “Diri diri gömülen kız çocuklarının günahı neydi?” feryadıyla ortaya çıkan, “Kahrolsun Ebu Leheb düzeni, kahrolsun” diyerek Mekke sokaklarını inleten vicdani hareket durulup saltanat ve sermaye arzusuyla amacından saptığında, dönemin güç odaklarına sürekli “Altın ve gümüşü depolayıp gizleyen ve onları Allah yolunda infak etmeyenlere gelince, onları acı bir azap ile müjdele! (Tevbe 34)“ ayetini hatırlattığı için sürgün edilen, kendisini defnetmeye gelenlere devlet işinde çalışıp çalışmadığını soran, öldüğünde tüm bedenini örtecek bir kefeni dahi olmayan Ebu Zerr’e selam olsun!

İslam Dini'nin savaştığı "kafir"lere değinecek olursak, küfr fiilinin örtmek anlamına geldiğini, İslam’da gerçeği örtenler, yalanlayanlar anlamında kullanıldığını görürüz. Dolayısıyla “kafir” ateist olabileceği gibi hristiyan da olabilir, müslümanlar da küfre düşebilir. Önemli olan o yolda sabit kalmayıp, hataları düzeltmek için çabalamaktır. Evrim teorisiyle küfrün bağlantısını kurmak içinse İhsan Eliaçık’ın “İslam’ın Yalnızları” adlı yazısından alıntı yapayım:

Cabir bin Hayyan (öl. 815): Bazı bitki ve hayvan türlerinin, hatta ilk insanın, kendiliğinden vücut bulduğunu kabul etmekten öte, minerallerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların sunî olarak laboratuarda üretilebileceğini bile iddia etmektedir.

Câhiz (öl. 869): Kitabu’l-Heyavan adlı kitabında biyolojik evrimi açıkca savunmuştur. Ona göre evrenin yaratılışını başlatan Allah, aynı zamanda onu evrimleşme yoluyla teşekkül edici, hem de türleri devamlı evrimleştirici kılmıştır. Bu bakımdan evrimin gerçek sebebi Allah’tır. O, yaratılışı yaratıcı tekamül süreci olarak irade etmiştir. Türler kendi içlerinde taşıdıkları potansiyel kuvvet sebebiyle evrimleşmektedirler. Bu potansiyel kuvvet onlara Allah tarafından konulmuştur. Türlerin içindeki potansiyel kuvvet, fiziksel çevre, iklim şartları, hayat mücadelesi ve doğal seçilimin etkisiyle ortaya çıkmakta, yaratıcı tekamül birbiri ardı sıra türleri ortaya çıkarmaktadır.

Birûni (öl. 1061): Allah’ın ezeli planına göre evren, genel jeo-kimyasal evrimler geçirmektedir. Bu esnada, uygun şartlar oluştuğunda madenler ve canlı türler birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Her bir jeo-kimyasal zaman kendi türlerini ortaya çıkarmaktadır.

İbn Miskeveyh (öl. 1030): Varlığın hiyerarşik sıralaması, ana hatlarıyla en aşağıdan başlamak üzere inorganik cisimler, bitkiler, hayvanlar, insanlar ve melekler şeklindedir. Dolayısıyla basitten karmaşığa, inorganik olandan organizmaya, fiziki olandan metafizik olana doğru yükselen hiyerarşik bir yapı söz konusudur. Her mertebe ayrıca kendi içinde çok sayıda katmanlara ayrılmaktadır.

İbni Tufeyl (öl. 1185): ve İbni Nefis’in (öl. 689/1288) aynı adlı romanları Hay bin Yakzan ise insanın menşei hakkında tabiatçı bir teoriyi savunmaktaydı. Her iki romanda da tabiatın çocuğu olarak, annesiz-babasız, toprak ve çamurdan kimyevi/biyolojik tepkimelerle canlı haline gelen Hay bin Yakzan aslında Adem’in yaratılışını anlatmaktadır.

İbni Haldun (öl. 1406): Mukaddimesi’nde açıkça “Hurma ve üzüm ağacı sedef ve salyangoza, maymun insana, insan meleğe insilah edebilir” görüşünü savunmaktadır. Burada “insilah” kelimesi daha iyiye geçme, tekamül, transformasyon, dönüşüm, reform, değişim vb. anlamlara geliyor.

Yazının devamında da okuyabileceğiniz gibi evrim teorisinde İslam'a karşı olabilecek bir durum söz konusu değil. Durum böyleyken, asırlar önce yaşamış düşünürlerin zihinsel birikimine sahip olmayan, Kuran’ın alegorik anlatımını çözümleyemeyip insanın çamurdan(!) yaratılmış olduğuna inanan, ancak maymundan evrilme olasılığını küfr sayanların durumu ilginç değil mi? Fate, it seems, is not without a sense of irony ;)

25 Şubat 2009 Çarşamba

Dine Karşı Din

"Bir kitap okudum hayatım değişti" geyiği vardır ya yıllar geçse de eskimeyecek; Ali Şeriati'nin bu kitabı o kategoriye girer rahatlıkla. Öncelikle Ali Şeriati (ya da Ali Shariati) kimdir, onu kısaca özetleyelim: Şeriati İranlı bir sosyolog, fakat çalışmalarını genelde din sosyolojisine yoğunlaştırmış bir değerli akademisyen. Kendisi Marksist ideolojiden esinlenerek sınıf mücadelesi, kitlesel hareket vb. kavramları din açısından yorumlamış. İran'da Şah döneminde dikkat çekip tutuklanmış. İran Devrimi'nin gerçekleşmesinde de eylem bazında olmasa da fikir bazında önemli bir şahıs, hatta gençliğinde eylem bazında katkıları da var. Dine Karşı Din, Şeriati'nin verdiği iki dersin yazıya dökümü, o yüzden bir kitap akıcılığında, ya da bir bilimsel çalışma düzenliliğinde değil; tekrarlara sıklıkla rastlanmakta. Ama önemli noktaları, ekşisözlük'te takip edilesi yazarlardan olan the beatles özetlemiş zaten başlık altına, ona ben de birkaç ekleme yapmıştım, buraya o entry'lerin link'lerini vermem yeterli olur diye düşünüyorum. Başlıkta yazılan herşeyi okuyun derim ben, okuması beş dakika alır, ama sindirmesi/idrak etmesi uzun sürebilir. Özetle, bu kitapta İslam Dini'nin savaştığı "kafir"lerin günümüzde yorumlandığı gibi ateistler değil de başka dine inananlar olduğu, ve Hz. Muhammed'den sonraki yorumlanan İslam Dini'nin, aslında bu savaşılan dine dönüştüğü, bu yüzden "Din kitlelerin afyonudur" gibi tespitlerin çok doğru olmakla birlikte, yanlış dini incelediğinden bahsetmekte. Emeviler zamanında yayılan, halkı bastırmak, uyuşturmak için kullanılan/yorumlanan İslam'ı "şirk dini" olarak nitelemekte Ali Şeriati. Bize anlatılan Semavi dinlere çok farklı bir bakış getirmekte kendisi. Not: Kitabı Türkçeye çeviren Hüseyin Hatemi "bazı yerleri yumuşatmak" zorunda kalmış. Çok mükemmel bir çeviri olmasa da, İngilizcesine şuradan ulaşabilirsiniz.